Kadir GÖMBEYAZ
Bir ibadeti, bir işi Allah katında değerli kılan şey ona kattığımız ihlâs mayasıdır, yani bir çıkar veya menfaat için değil sırf Allah rızası için onu yapmak.
Allah rızası için yapılmayan bir ibadet ve işten geriye yalnızca yorgunluk kalır. Namaz, yatıp kalkmaktan; oruç ise aç ve susuz kalmaktan öteye geçmez. Allah için yaptığımız amellerin kurtarıcı eli hem bu dünyada hem de ahirette bizlere uzanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), geçmiş ümmetler içinde birlikte yolculuk yapan üç kişinin başından geçen bir hikayeyi anlatır bir hadis-i şeriflerinde. Bu üç kişi yolculuk ederlerken geceyi geçirmek için bir mağaraya sığınırlar. Mağarada bulundukları sırada dağdan büyük bir kaya parçası yuvarlanır ve mağaranın girişini kapatır. Mağarada kapalı kalan bu üç arkadaş, iyi amellerini anarak Allah’a yapacakları dua vesilesiyle bu kayadan kurtulabileceklerini düşünürler ve sırasıyla yalnızca Allah rızası için yaptıkları birer ameli zikrederek dua etmeye başlarlar. Bir tanesi “Allah’ım! Benim çok ihtiyar bir anne ve babam vardı. Onlara akşam sütlerini içirmeden çoluk çocuğumun ve hayvanlarımın karnını doyurmazdım. Bir gün oduna gitmiş ve eve geç dönmüştüm. Geldiğimde annem ve babam uyumuşlardı. Akşam sütlerini onlara içirmeden çoluk çocuğumu doyurmayı uygun bulmadım ve elimde tas ile tan yeri ağırıp da onlar uyanıncaya kadar bekledim. Çocuklarım açlıktan ayaklarımın dibinde ağlıyorlardı. Nihayet annem ve babam uyandılar, ben de onlara sütlerini içirdim. Ey Allah’ım! Bunu sadece senin rızan için yaptıysam bizi bu kayadan kurtar” dedi. Bunun üzerine kaya bir miktar açıldı, ancak açılan yerden çıkmak mümkün değildi.
İkinci adam da “Allah’ım! Amcamın bir kızı vardı. Ben onu çok seviyordum. Kendisini bana teslim etmesini istedim kabul etmedi. Bir kıtlık zamanında bana başvurdu, benden yardım istedi. Ben de kendisini bana teslim etmesi karşılığında ona bir miktar para verdim. Tam kendisine yaklaşmaya imkan bulduğum sırada “nikahsız bana el sürme” dedi ve ben de ona yaklaşmaktan vazgeçtim. Ey Allah’ım! Bunu sadece senin rızan için yaptıysam bizi bu kayadan kurtar” dedi. Kaya biraz daha açıldı ama yine geçilecek gibi değildi.
Üçüncü adam “Allah’ım! Ben bir iş için ücretli işçiler tutmuştum. Hepsinin ücretini ödedim. Ancak biri ücretini almadan gitti. Ben de onun ücretini işlettim. Öyle ki bundan bir sürü mal elde ettim. Bir müddet sonra bana gelerek ücretini istedi. Ben de ‘şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler hepsi senin ücretinden hasıl olmuştur, al götür’ dedim. O da ‘benimle alay etmiyorsun ya’ dedi. ‘Hayır etmiyorum! deyince malların hepsini alıp götürdü. Ey Allah’ım! Bunu sadece senin rızan için yaptıysam bizi bu sıkıntıdan kurtar” dedi. Kaya tamamen açıldı ve onlar da yollarına devam ettiler (Buhari, Büyû, 98; Müslim, Zikir, 100).
Şimdi biraz düşünme vakti. Bizim, mağaranın kapısındaki kayayı yerinden oynatacak sırf Allah rızası için yaptığımız kaç tane amelimiz var veya hiç var mı? Bu dünyada kayayı oynatacak bir amelimiz yoksa ahirette bizi ne kurtaracak? Hz. Ömer’in her gece kendisine sorduğu soruyu biz de sormaya başlasak nasıl olur: “Bugün Allah